25 Kasım 2009 Çarşamba

annemi özlüyorum

Çalışan anne olmanın en hüzünlü yanı da evden çıkarken arkanızda minik bir tomurcuk bırakmanız. Her an bebeğinizin yanında olmak, onun her davranışını takip etmek, düştüğünde ona sarılmak, sevindiğinde sevincine ortak olmak. Aslında anneler sürekli bebekleriyle birlikte olduklarında bazen bu duygulardan haberdar olamıyorlar. Kendilerini bebek bakımına adayıp ve sürekli birlikte olduklarını düşünüp diğer paylaşımları yadsıyabiliyorlar. Bebek de anneye daha bağımlı oluyor. Her şeyini annesiyle birlikte yapmaya alışıyor.Annesi çalışırken bir müddet annesiyle ayrı kaldığından kendi başına hareket etmeyi öğrenir. Annesini özler, onun gelmesini bekler. Annesini görünce hemen sarılır, o gün yapılanlar kendi diliyle anlatılır. Sonra anneyle ikinci tur oyuna geçilir. Birlikte geçirilmeyen saatlerin acısı oyunla çıkarılır. Sonra baba gelir, babayla üçüncü tur oyuna geçilir. Yorulmak, dinlenmek yoktur ta ki sızıncaya kadar...

10 Şubat 2009 Salı

yürüme arkadaşım

Bebeğimiz büyüdükçe ona karşı davranışlarımız da değişiyor. Yeni sorumluluklar ekleniyor sürekli. Zor ama keyifli sorumluluklar. Yürümek bebek için çok büyük bir yenilik. Yürüme olayında anneler bebeklerine nasıl yardımcı olabilirler? Bence çok önemli bir sorun. Çok ilgi gösterince seni her zaman yanında istiyor ve sen onun yanında olduğunda kendine güvenip ayağa kalkıyor. İlgi göstermeyince ayağa kalkınca dengesini kaybedip düşüyor, kendine güveni azalıyor. Ağlamaya başlayınca da hem anne hem bebek mutsuz oluyor. Peki ne yapmalı? Genelde bebekler belli bir aydan sonra kendi başlarına zaman geçirmekten hoşlanıyorlar ama sürekli değil. Anne ile birlikte ve yalnız başına geçirdiği zamanlar dengeli olmalı. Anne bebeği ile bir müddet ilgilenip, onunla oyun oynar, şarkı söylerse daha sonra onu oyuncakları ile başbaşa bırakabilir. Zaten canı sıkılınca mırıltılar başlar, o zaman bebeğinizin yanına gidip biraz daha vakit geçirirsiniz. Bu sayede kendi işlerinizi yapma fırsatı da bulabilirsiniz.

10 aylık oğlum kanepelerden tutunarak veya yürüme arkadaşı bisikleti ile artık rahatlıkla hareket edebiliyor. Bazen düşüyor tabi ama düştüğünde hemen sarılıp şarkı söylüyoruz, unutup gülümsemeye başlıyor. Bazen ben otururken yanıma geliyor iki elimden tutup beni yürüt diyor sanki. Beraber yürüyoruz, çok mutlu oluyor. Kendi başına bir yere tutunup almak istediği bir oyuncağı eline alınca o kadar çok seviniyor ki, kendine daha fazla güvenip başka eşyaların peşine düşüyor. Bazen kutuları ters çevirip kendine yürüteç yapıyor. Yeni keşifler onu çok heyecanlandırıyor. Hareket edemeyeceği bir noktaya geldiğinde de ağlayarak beni kurtarın diye haykırıyor. Duvardan iki eliyle tutunmuş hiç bir yere gidemiyor ve ellerini de bırakamıyor, bırakınca düşeceğini biliyor. Benim onu kurtarmaya geldiğimi görünce de hemen gülümsemeye çalışıyor.

Yürüme zor ve sabır gerektiren bir süreç ama bir o kadar da eğlenceli. Biz anneler bebeklerimize yürüme yolunda göstereceğimiz şefkatle gelecekte kendine güvenen ve tek başına ayakta durabilen bir nesil yetişmesinde ufak da olsa bir katkımız olacak.

 

7 Şubat 2009 Cumartesi

küçük mucizeler

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren bir keşif çabası içindeyiz. İlk birkaç yıl bu süreç çok hızlı bir şekilde ilerliyor, sonra okul hayatı, gençlik yılları, iş hayatı, aile hayatı derken keşif çalışmalarımız yerini koşuşturma çabalarına bırakıyor. Bir yerlere yetişme telaşı içinde keşfetme merakımız da azalıyor sanki. 

10 aylık bebeğimizi incelediğimde yaptığı her hareketten zevk aldığını görüyorum. Bir nesneye dokunmak, yeni bir sese kulak vermek, yeni gördüğü bir nesnenin tadına bakmak, ayakta durabilmek...o kadar çok ki. Yeni yürüme çabası içinde olan oğlumuz ayakta bir yere tutunarak durabildiğinde, bisikletini iterek evin içinde dolaştığında sanki dünyalar onun oluyor, sürekli bir gülümseme var yüzünde, bir şeyleri başarma mutluluğu. Tek başına ayakta durup istediği yere gidebilmek için haftalardır alıştırma yapıyor. Çok büyük çaba sarfediyor. Halbuki bizler hepimiz yürüyerek istediğimiz her yere gidebiliyoruz, bebekler için bu mücizevi olayın hiç farkında değiliz. Sanki biz yürüyebilmek için hiç bir çaba göstermedik. Hayatımız karmaşıklaştıkca küçük mucizeleri gözden kaçırıyoruz. 

İşte annelik bu noktada küçük mucizeleri farkedilme yetisi kazandırıyor. Bebeğinizi gözlemlerken yıllarca önce kaybettiğimiz keşif ruhunu tekrar kazanıyorsunuz:)

15 Ocak 2009 Perşembe

banyo korkusu

Bebeğimizin ilk banyosunu babaannesi yaptırmıştı. Sonra eşimle birlikte yaptırmaya başladık.İkimiz de o kadar acemiydik ki. Babamız oğlumuzu sımsıkı tutuyor ben de vücudunu yıkamaya çalışıyordum. Bebek üşümesin diye bir yandan acele ediyor, bir yandan da sıkıca bebeği tutuyorduk. Bebeğimiz banyo yaparken çok ağlıyordu, o ağladıkça biz daha çok stres oluyorduk. Banyo yaptırmak bizim için kabusa dönüşüyordu, o yüzden haftada bir banyo yaptırıyorduk.

Bir gün ben kardeşlerimle bebeğimizi banyo yaptırmaya çalışırken ağlama seslerini duyan akrabamız Naime yenge olaya el koydu, tek eliyle bebeği çok kısa bir sürede yıkadı, biz de bakakaldık. Sonraki hafta bana biraz güven geldi, tek başıma yıkama kararı aldım. Küvetin içine bebeğin üzerinde yatabileceği fileyi taktım ve bebeğimi yavaşça küvetin içine yerleştirdim. Yavaş yavaş suyu dökmeye çalıştım, birkaç dakikada işimi hallettim, en son başına su döküldüğünde ağladı sadece, ondan sonra da banyoyu sever oldu.

7 aylık olduğunda bir dönem daha banyodan korkar oldu. Küvete su doldurdum, suyun içine ayaklarını soktum ama birden fena halde ağlamaya başladı, ayaklarını bir türlü suya sokmak istemiyordu, su dökülünce de ağlaması şiddetleniyordu. Ben de hemen çıkartmak için sıcak su çeşmesini açıyordum, sanırım su sesinden de korkuyordu. Banyo korkusu yeniden ortaya çıkmıştı ve ben bu sorunun bir an önce çözülmesini istiyordum.

Şimdi bebeğimiz 9 aylık. Geçen akşam babasıyla oğlumuzu banyo yaptırmaya karar verdik. Önceki günlerde bir gün babasının masasında oyun oynarken bardağa elini sokup oyun oynamak hoşuna gitmişti. Babası ilk önce bardağa su koyup onu oynatmaya, suya alıştırmaya çalıştı. Sonra adım adım ayaklarını küvete sokmaya başladı. İlk başta biraz şaşkınlık ve çekingenlik olsada küvetin içindeki oyuncaklar onun dikkatini çekti. Yavaş yavaş küvetin içindeki oyuncaklarla oynamaya başladı. Ben de yavaş yavaş köpüğüyle yıkamaya başladım vücudunu, saçını. Bizim yaramaz suyu çok sevmişti, eliyle suya vurup ses çıkarmak onu çok mutlu etti. Başından suyu dökünce bir an ağlamaklı olsa da suyla oynamak daha ağır bastı. Banyosu bitmişti ama yumurcak bu sefer de sudan çıkmak istemiyordu. Son suyunu döktükten sonra havlusuna sardık, masum bir şekilde bize bakıyordu. Sonunda banyo korkusu yeniden mutluluğa dönüştü.

Herhangi bir konuda bebeğin korkusunu yenmek için korkusunu sevdirmek ve ona korkusunu yavaş yavaş aşması için zaman tanımak gerek. 

yaşasın anne olacağım!!!

Anne olmayı düşündüğüm ilk andan beri heyecanlıydım, hemen hemen her gün hamilelik testi yapıyordum. İçimde bir canlının yeşerdiğini hissediyordum. İşte o an anne olduğumu gösteren iki çizgi, hayatımın en özel anını yaşacağımı gösteren bir simgeydi. Eşim de sevinç içinde karşıladı. O gün bebeğimizle ilgili hayaller kurduk ve ailemizle paylaştık mutluluğumuzu. Ertesi gün hemen doktora gittik, doktorda şaşırmıştı, daha bebeğiniz çok küçük şimdi gidin bir ay sonra gelin de minik bebeğimize bir bakalım dedi. Bebeğimi gördüğüm ilk an küçücük bir noktanın mucize olduğunu düşündüm. O minik mucize her ay biraz daha gelişti, biraz daha büyüdü, olgunlaştı. Hamileliğimin her anında dinamik bir değişim hissediyordum hem kalbimde hem bedenimde. Bebeğim ilk hareketlenmeye başladığında babasıyla birlikte onu sevip okşuyordum, elimi karnımda nereye koysam oraya tekme atıyordu, bu şekilde bir iletişim vardı aramızda, çok eğleniyorduk. Sonra büyük gün geldi. Son günlerde bebeğimle tanışacağım anı büyük bir sabırsızlıkla bekliyorduk. İlk göz göze geldiğimiz an sanki ruhlarımız da tanıştı. Mutluluk gözyaşları ilk kez bu kadar anlamlıydı.

Anne olma yoluna çıkmadan önce

Sevgili anne aday adayları anne olmayı düşünmeniz bile ilerde yaşayacağınız mutluluk için bir başlangıç. Herşey düşüncede başlar. Anne olmayı neden istiyorum? Bu sorunun birkaç cevabı olabilir, örneğin:

i. arkadaşlarımın çoğunun bebeği oldu benim hala yok düşüncesi,

ii. yaşım ilerlemeye başladı bir an önce anne olmalıyım fikri,

iii. çevreden gelen baskılara cevap verme dürtüsü,

iv. bebeğim olmazsa ne yaparım korkusu,

v. eşim bebeğimiz olmasını çok istiyor düşüncesi veya

vi. anne olmanın güzelliklerini tüm kalbimle yaşamak istiyorum.

Bu sebeplerden birini veya birkaçını yaşıyor olabilirsiniz. Kendinize neden anne olmak istiyorum sorusunu sorun ve samimi bir şekilde cevaplandırdığınızdan emin olun. Anne olma yoluna isteyerek çıkarsanız yolda karşılaştığnız engelleri de daha kolay aşarsınız. 

Anne olma yoluna çıkma düşüncesinde olan bir kişinin hem biyolojik hem de psikolojik olarak kendini hazır hissetmesinde yarar var. Doktorlar, bebek sahibi olmak isteyen annelerin en az 2 ay öncesinde folik asit almalarını gerekli buluyorlar. Kadın doğum doktoruna gitmeleri, kan tahlilleri yaptırmaları tavsiye ediyorlar. Ayrıca bir diş doktoruna da gözükmeniz iyi olabilir. Bunlar ideal hamilelik öncesi hazırlıklar.

Eşinizle anne olma düşüncesinizi paylaşın, bebeğiniz olduğunda hayatınız o kadar hzılı değişecek ki, babanın da hayatını çok etkileyecek. Birlikte verilen kararlar daha sağlıklı olur. Bebeğiniz dünyaya geldiğinde yaşayacağınız heyecanın ve mutluluğun hayalini kurun birlikte. İnanın anne olmak için çıktığınız yol daha kısa sürecek.

Anne olma fikriniz kalbinize ilk düştüğünde onu sevinçle karşılayın, bu sevinci aynı tazelikte koruyun. Hamilelik öncesinde kendinizi ne kadar huzurlu, mutlu hissederseniz hamilelik süresinde de bu mutluluk devam eder, ayrıca daha sağlıklı bir hamileliğe zemin hazırlar.

Anne olmak için sürekli bahaneler üretiyorsanız zihninizde, kalbinizi dinleyin bir kere de...